Enflasyon Muhasebesinin Uygulandığı Dönemlerde Yatırımları Nasıl Yapmalı?
(15.08.2024)
Şirketler büyüyen faaliyet hacimlerine bağlı olarak çeşitli nedenlerle yeni yatırımlara ihtiyaç duymaktadır...

Enflasyon Muhasebesinin Uygulandığı Dönemlerde Yatırımları Nasıl Yapmalı?

Şirketler büyüyen faaliyet hacimlerine bağlı olarak çeşitli nedenlerle yeni yatırımlara ihtiyaç duymaktadır. Enflasyon muhasebesinin özellikle vergi efekti oluşturduğu dönemlerde ise uzun soluklu yatırımlar yatırımcı için vergi yükü oluşturmaktadır. Dolayısıyla, bu tarz durumlarda denge politikası izlemek ve süreci lehe çevirmek önemli bir meziyet.

Bu makalemiz ile enflasyon muhasebesinin uygulandığı dönemlerde bir yatırımın nasıl finanse edilmesi gerektiğine değinecek; yatırım sürecini fırsata dönüştürmenin yolunu göstereceğiz.

Enflasyon Muhasebesi Niçin Yatırımcıyı Olumsuz Etkiliyor?

Bildiğimiz gibi, enflasyon muhasebesinde parasal olmayan Aktif ve Pasif kalemler düzeltmeye tabi tutulmaktadır. Hangi hesap gruplarının parasal olmayan kıymet olarak enflasyon düzeltmesine tabi tutulacağı 555 Seri No.lu VUK Tebliği’nde açıklanmıştır.

Parasal olmayan aktif kıymetler enflasyon muhasebesinde gelir efekti yaratırken, parasal olmayan pasif nitelikli kıymetler ise gider efekti yaratmaktadır. Enflasyon muhasebesinin gelir ve buna bağlı vergi efektinden olumsuz yönde etkilenmemek adına aktif ve pasifi bir denge içerisinde tutmak büyük bir önem arz etmektedir.

Hemen aktifleştirilmeyen uzun soluklu yatırımlar “258-Yapılmakta Olan Yatırımlar” hesabında izlenmekte; yatırımın tamamlanmasına bağlı olarak da ilgili oldukları duran varlık kalemlerine virmanlanmaktadır.

Yapılmakta olan yatırımlar da enflasyon muhasebesi uygulamasında parasal olmayan aktif kıymet kapsamında tanımlandıkları için düzeltmeye tabi tutulmakta; düzeltme işlemi sonucu ortaya çıkan enflasyon köpüğü de gelir unsuru olarak finansal tablolara (gelir tablosu) yansımaktadır. Bu hesap, düzeltme işlemine tabi tutulduğunda gelir doğururken, halen yatırım safhasında olduğu için gider efekti (amortisman gideri) yaratmamaktadır. Bu nedenle enflasyon geliri vergi yüküne neden olmaktadır. Kısaca ve öz itibariyle ortaya çıkan sonuç bu yöndedir.

Peki Bu Sonucu Bertaraf Etmek İçin Ne Yapmalıyız?

Sakın yanlış anlaşılmasın! Vergili enflasyon muhasebesinin uygulandığı dönemde yatırım yapmayın demiyoruz. Yatırım yapın ama yatırımın finansman kompozisyonunu da doğru planlayın ki enflasyon muhasebesinin vergi efektinden olumsuz etkilenmeyin.

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var. Eğer yapacağınız yatırım, yatırım teşvik mevzuatı bakımından teşvik ediliyorsa bu fırsatı kaçırmayın. Çünkü, yatırım teşvik mevzuatı yatırımın türüne göre size çeşitli teşvikler (vergi indirimi, KDV muafiyeti, Gümrük Muafiyeti gibi,) sunmaktadır. Bu teşvik unsurlarından niçin mahrum kalasınız ki.  

Enflasyon muhasebesi uygulamasında, parasal olmayan aktif “258-Yapılmakta Olan Yatırımlar” hesabının gelir efekti ve beraberinde vergi yükü doğurduğunu biliyoruz. O zaman bu gelir etkisini ve vergi yükünü bertaraf edecek yatırım tutarı kadar parasal olmayan pasif bir kıymete ihtiyacımız var. Bu pasif kıymet “SERMAYE” olmalı; iç kaynaklardan ziyade bedelli sermaye artırımı şeklinde gerçekleşmeli ve yatırım planıyla eş anlı ya da öncesinde yapılmalıdır.

Önce nakdi sermaye artırımında bulunup sonra artırılan tutarı yatırımın finansmanında kullanırsak enflasyon muhasebesinin olumsuz etkisini bertaraf etmekle kalmaz bir de Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10’uncu maddesinin “ı” bendinde hüküm altına alınan, nakit sermaye artırımı faiz indiriminden (%50 nisbetinde) yararlanmaya hak kazanmış oluruz.

Hele bir de nakden artırılan sermayeyi teşvik belgesine bağlanmış yatırımın finansmanında  kullanırsak, yararlanacağımız faiz indiriminin oranı %50’den %75’e çıkar ki, bu avantaj da kesinlikle kaçırılmaz.

Ancak, bunu yapmadan yatırıma girişirseniz, yatırım aktifleştirilmediği takdirde elinize geçecek tek şey, vergi yükü olacaktır.

Gelin Bu İki Versiyonu Bir de Örnekler Üzerinden Anlatalım

Örneklerdeki oranlar ya da katsayılar anlaşılması için basitleştirilmiş ve varsayımsal olarak belirlenmiştir.

Örnek 1: Çınar A.Ş.,  üretim hacminin artmasına bağlı olarak Mart/2024’de yeni bir yatırım kararı almıştır. Alınan karar çerçevesinde yatırımın 2 yıl içerisinde tamamlanması planlanmaktadır.   

Yatırım için teşvik olup olmadığı araştırmasını yapmaksızın harcamalara başlayan Çınar A.Ş., 2024 yılı sonuna kadar 100 Milyon TL’lik harcama yapmış ve söz konusu harcamaları “258-Yapılmakta Olan Yatırımlar” hesabında izlemiştir.

Enflasyon muhasebesi uygulamasında, söz konusu yatırımın düzeltme katsayının sene sonu itibariyle %30 olduğu tespit edilmiş olup sadece bu düzeltme işleminden 30 Milyon TL tutarında Enflasyon farkı (geliri) oluşmuştur. Sırf bu farkın şirket üzerinde yaratacağı kurumlar vergisi yükü 7,5 Milyon TL olacaktır.    

Örnek 2: Çınar A.Ş. yatırım planını hayata geçirmeden önce araştırma yapmış ve söz konusu yatırımın 4. Bölgeye sağlanan destek ve teşvik unsurlarından yararlanacağını fark etmiştir. Yatırım teşvik belgesine başvuru yaparak teşvik belgesini almıştır. Yine yatırımın tamamlanma süresini ve enflasyon muhasebesinin uygulandığını göz ardı etmeyen mali işler müdürü Ahmet Bey, nakit sermaye artırımıyla yatırımın finanse edilmesinin daha doğru bir yöntem olduğuna karar kılmış ve yönetimi sermaye artırıma ikna etmiştir. Yatırımın nakit sermaye artırımı ile finanse edilmesi için yönetim tarafından karar alınmıştır. 

Bu kurguda;

-        Çınar A.Ş. yapacağı yatırımı teşvik belgesine bağladığı için 20 Milyon TL KDV istisnasından yararlanarak bu yükten kurtulmuştur.

-        100 Milyon TL olarak gerçekleşen yatırım harcaması için 30 Milyon TL yatırıma katkı tutarına (yatırımın kurumlar vergisi alınmaksızın devletçe finanse edilen kısmı) hak kazanmıştır.

-        Hem yatırım hem de artırılan sermaye düzeltmeye tabi tutulacağı için enflasyon muhasebesinin şirket üzerindeki ilave kurumlar vergi yükü ortadan kaldırılmıştır.

-        Aynı zamanda nakit sermaye artırımı faiz indirimden kaynaklı olarak Çınar A.Ş. 50 Milyon TL indirim hakkı elde etmiştir.

Her ne kadar varsayımlar ve sonuçları kurgusal olsa da yasal dayanakları mevcut olduğundan Örnek-2, Örnek-1’e göre oldukça avantajlıdır.

Çınar A.Ş. Ahmet Bey’i ödüllendirir mi bilinmez ama en azından bir alkışı hak ettiği ortadadır. 



Kaynak: Şaban Atuçuran / KPMG Vergi