Vergi Ödeme Vergisine Fon Zammı
(15.10.2024)
Anayasal ödev ve mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, mali yükümlülüğe bağlanabilir mi? Beni uzun zamandır düşündüren...

Anayasal ödev ve mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, mali yükümlülüğe bağlanabilir mi? Beni uzun zamandır düşündüren bir konu. Örneğin Anayasa’nın 75. maddesine vatan hizmeti (askerlik görevi) her Türk’ün ödevidir. Şimdi acaba askerlik görevini yapmak, kanun koyucu tarafından belli bir bedel ödemek şartına bağlanabilir mi? Yasa koyucu, “askere gidenler askerlik ödevlerini yaptığı için 500 TL ödemek zorundadırlar” diye bir yasa yapabilir mi? Hemen herkes, eminim bu soruya “olmaz”, ödevi yerine getirmek mali yükümlülüğe bağlanamaz” şeklinde cevap verecektir.

Peki, o zaman başka bir konuya geçelim. Vergi ödemek de herkes için bir Anayasal ödev. Her iki ödev de Anayasa’da “siyasi haklar ve ödevler” bölümünde, biri 72. maddede diğeri 73. maddede düzenlenmiş. Şimdi sorumuzu yineleyelim: Anayasal ödevi yerine getirmek, bir başka mali yükümlülüğe bağlanabilir mi? Yukarıdaki soruya hayır diyorsanız, bu soruya vergi ödevi için de hayır demek durumundasınız.

Ancak Damga Vergisi Kanunu, hayır demiyor. Kanunlar, vergi idaresinin matrahı belirleyip tarh işlemini yapıp vergi alacağını tespit etmesi için beyanname vererek vergiyi de tarh ettirme koşuluna bağlıyor. Beyanname veren mükellef matrahı bildirerek, aslında idarenin alacağını kolaylaştırıyor. Mükellef idarenin işini zorlaştırıp beyanname vermese, idare uğraşacak, matrahı belirlemeye çalışacak, re’sen tarhiyat yapacak, ama uğraşmasına karşılık damga vergisi tarhiyatı yapamayacak. Bu durumda her beyanname vermeme hali, özünde damga vergisinden yasal kaçınma halini oluşturmaktadır. Kaçırma diyemiyorum, çünkü ikmalen ve re’sen tarhiyatlarda beyanname verilmemesi sebebiyle cezalı damga vergisi tarhiyatı yapılması mümkün değil.

Beyannameler üzerinden hesaplanan damga vergilerinin 2024 yılı tutarlarına bir bakalım.

Her hangi bir anonim şirketi ele alalım. 2024’de, 2020 gelirleri için kurumlar vergisi beyannamesi verecektir (624,10). Bu şirket kirası ve çalışanları dolayısıyla her ay SGK-muhtasar beyanname (12 X 365,50 = 4.386) ve faaliyetleri dolayısıyla her ay KDV beyannamesi verecektir(12 X 308,30=3.699,60). Kâr dağıtırsa (diyelim ki beş ortağı var) muhtemelen yıllık gelir vergisi beyannamesi (5 X 467.20=2.336) verecektir. Bu şirket dolayısıyla yılda toplam 11 bin 45 lira 70 kuruş damga vergisi ödenecektir. Gümrük beyannamesi, belediye vergileri için beyanname vermesi, -beyan süresi dışında- düzeltme beyanında bulunması halinde bu yük daha da artacaktır. Niçin? Dürüst davrandı, Anayasal yükümlülüğünü yerine getirdi “Beyanname verdi” diye.

Bu şirket damga vergisi beyannamesi de verebilir. Ancak her halde ayıp olur diye damga vergisi beyannamesi vermek, damga vergisi de ödemek koşuluna bağlanmamış. Ama bu sefer de damga vergisine ayıp olmuş.

Buradaki, üstelik bir kısmını da gider yazdırmadığımız mali yük, bana biraz haksız ve Anayasaya aykırı gibi geliyor.  Bu yük her yıl artıyor. Geçen yılda yazdım. Bu yıl da yazıyorum. Belki birilerinin dikkatini çeker de düzeltilir veya birileri Anayasa Yargısının denetimine götürür diye. 

Pek çok şirkette, beyannamelerinde matrah çıkmadığı veya devreden KDV çıktığı halde, yani asıl vergi için borç doğmadığı halde damga vergisi borcu doğmaktadır. Niçin, vatandaşlık ödevini ifa ettiği için. Kaç mükellefin vergisi doğmadığı, vergisiz beyannameleri için damga vergisi ödediğini Maliye Bakanlığı açıklasa, haksızlığın boyutu görülecek.

Şimdi bu haksız vergi yüküne ilave olarak bir de ek mali yükümlülük gelmektedir. Saydığımız beyannameler için öngörülen damga vergileri kadar savunma sanayine katkı payı adı altında genel bütçe dışında yer alan, denetimi olmayan (Kamu Mali Yönetimi, Devlet İhale ve Sayıştay kanunlarına tabi olmayan), dolayısıyla şeffaf olmayan bir fona katkı payı alınması öngörülmektedir. Sadece gelir vergisinde bu katkı payı, yarı oranında alınacak. Belediye vergileri için verilen beyannamelerden ise katkı payı alınmayacak.

Zaten açıkladığım görüşlerle Anayasa karşısında tartışmalı olduğu inancında olduğum bir verginin baz alınarak bir ek mali yükümlülük öngörülmesi, bu yükümlülüğü de baştan tartışmalı hale getirmektedir. Kaldı ki savunma harcamaları, bir kamu gideri olduğundan, karşılanması belli bir kesime yüklenemez ve vergi gelirleri ile genel bütçeden finanse edilmesi gerekmektedir. 

Bütçe hukukunun temel ilkeleri olan genellik ve birlik ilkelerinin açık ihlali olan fon uygulamaları ve fonlar, zaten maliye teorisinde her zaman tartışma konusu olmuş ve hiçbir zaman tasvip görmemiştir.



Kaynak: Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com