9. Yargı Paketi’ne Göre Vergi Yargılama Usulü
(09.07.2024)
9. Yargı Paketi nihayet Meclise sunuldu. Son yılların yasama pratiğine bakıldığında, iktidar kanadından gelen torba kanun...

9. Yargı Paketi nihayet Meclise sunuldu. Son yılların yasama pratiğine bakıldığında, iktidar kanadından gelen torba kanun tekliflerinin hızla ve aynen komisyonlardan ve genel kuruldan geçtiğini gördüğümüze göre, bu paketinde aynen yasalaşacağını söylemek mümkün. Ben bu yazımda paketi vergi yargısına ilişkin hükümleri itibariyle aktarmaya çalışacağım. 

Her şeyden önce, her yıl yeniden değerleme oranı oranında revize olan ve günümüzde de uygulamaya esas tek hâkim sınırı, istinaf ve temyiz yolu sınırları gibi ölçütler, İdari Yargılama Usulü Kanununa aktarılmakta ve yine her yıl yeniden değerleme oranına göre bu ölçütlerin otomatik revize edilmesi yöntemi sürdürülmektedir. 

Torba yasa teklifiyle kısmen yeni düzenlenen kısmen öteden beri uygulanagelen sisteme göre vergi yargısı düzeni şu şekilde oluşacaktır.

Dava konusu 270 bin lirayı aşmayan vergi davalarına yine tek hâkimle bakılmaya devam olunacaktır. Bu davalarda duruşma yapılması, hâkimin re’sen duruşma kararı vermesi veya tarafların bu konudaki taleplerinin hâkim tarafından uygun görülmesi ile söz konusu olacaktır. Tek hâkimle görülen bu davaların konusu 31 bin lirayı geçmeyenlerde hâkimin kararı kesin olacaktır. Bir başka deyişle bu davalarda istinaf veya temyiz yoluna gidilemeyecek, kararın bir kez daha gözden geçirilmesi istenilemeyecektir.  

Dava konusu 270 bin lirayı geçen davalara ise üç hâkimden oluşan heyet halindeki mahkeme bakacaktır. Mahkeme, tarafların duruşma talepleri ile bağlı olacak ve talep edilmesi halinde duruşma yapılacaktır. Heyet halinde verilen kararların istinaf müracaatına konu edilip edilememesi konusunda bir ölçüt söz konusu değildir. Heyet halinde verilen mahkeme kararlarının tamamı istinaf başvurusuna konu edilebilecektir.

Tek hâkim tarafından bakılan ve konusu 31 bin lirayı geçen davalarda verilen kararlar ile heyet halinde vergi mahkemelerince verilen kararlar üzerine istinaf mahkemelerince verilen kararların temyiz yoluna götürülebilmesi konusunda biri yeni biri mevcut iki ölçüt karşımıza çıkmaktadır. Bunlardan birincisi; dava konusunun 920 bin lirayı aşmasıdır. Konusu itibariyle bu tutarı aşan davalarda temyiz yolu açık olacaktır. Burada konusu 920 bin lirayı geçmeyen davalarda istinaf mahkemelerince verilen kararların temyiz yoluna açık olup olmaması konusunda bir yeni ölçüt karşımıza çıkmaktadır. Bu ikinci ölçütün uygulanabilmesi için, dava konusunun 270 bin lira ilâ 920 bin lira arasında olması gerekmektedir. Konusu bu aralıkta olan davalarda eğer istinaf mahkemesi, ilk derece vergi mahkemesi kararını kaldırarak, ilk derece mahkemesinin kararı aksine kabul veya red kararı vermesi halinde, bu karara karşı da temyiz yolu açık olacaktır. Konusu bu aralıkta olan davalarda istinaf mahkemesinin ilk derece vergi mahkemesi kararını onama (teknik deyişle istinaf talebini ret) yönünde vereceği kararlara karşı ise temyiz yolu kapalı olacaktır. 

Bu ikinci ölçüt 15.11.2022 günlü köşe yazımdaki önerim doğrultusundadır. Nitekim yazımda bahsettiğim adaletsizliğe / haksızlığa yaklaşık bir yıl sonra Anayasa Mahkemesi de bir kararında işaret etmiş, nihayet bu düzenleme yasama organının önüne gelmiştir. 

Bu ölçütlerin uygulanması konusunda ise torba teklifte (tek hâkimle bakılacak davalara ilişkin ölçüt hariç) davanın açıldığı tarihteki ölçütlere değil, hep karar tarihindeki ölçütlere itibar edilmiştir. Bira başka anlatımla, örneğin, bir karara karşı istinaf veya temyiz yolunun açık olup olmadığı konusunda, davanın açıldığı tarihte geçerli ölçütler değil, istinaf veya temyize konu edilecek kararın tarihindeki ölçütlere bakılacaktır. Kanımca, bu yanlış ve Anayasa’ya aykırıdır. Görüşümün gerekçelerini çokça yazdım. Ümidim yasama sürecinde düzeltileceği yönünde, ama pek umudum yok. 

9. Yargı Paketi Meclis’ten aynen geçerse, vergi yargısının çalışma düzeni (usul kuralları) yukarıdaki gibi olacak. 

Paket ile getirilen düzenlemeler, idari yargılama usulünde adaletin tecellisi yönünde yapılması gerekenleri karşılamaktan veya sorunları gidermekten ziyade Anayasa Mahkemesinin iptal kararları ile doğan boşlukları kapatmaya yönelik. Oysa hep yazdığım, süre karmaşasının giderilmesi, istinaf aşamasında duruşma zorunluluğu, yorum davası, kararların aleniliğinin sağlanması, kısa karar uygulaması, duruşmalarda zabıt, kanuna aykırı delili, silahların eşitliğinin sağlanması gibi konular ne yazık ki Pakette hiç düşünülmeyen konular olarak kalmış.



Kaynak: Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com