Maliye Kasa Fazlası ve Ortaklar Cari İçin Faiz Vergisi İstiyor
(03.12.2024)
En son çıkan kasa affı üzerine bu köşemizde “KASA AFFI VE ORTAKLAR CARİ YAPISAL BİR SORUN” başlıklı bir yazı yayınlanmıştı...

En son çıkan kasa affı üzerine bu köşemizde “KASA AFFI VE ORTAKLAR CARİ YAPISAL BİR SORUN” başlıklı bir yazı yayınlanmıştı. Aynen aşağıdaki tespitleri yapmıştık.

“Şirket kasasında olmadığı halde yüklü para bulunmasının en önemli nedeni ya belgesiz harcamalardır ya da ortakların şirket kasasından devamlı para çekmesidir. Kayıt dışı ödemeler kasa hesabını şişirmekte ve/veya bilançoda ortaklardan alacaklar hesabının oluşmasına yol açmaktadır.

Kasanın muavinini dökerek ve kasa hesabı eksi’ye dönmeyecek şekilde ve kasada belirli bir tutar bakiye bırakılarak kasadan ilgili 131 hesaba virman yapılmalı. Fakat, 131 hesapta biriken tutarlar için dönem sonunda ADAT hesaplaması yapılmalıdır diye devam eden işlem silsilesini maliye mevzuat olarak öngörmektedir.
Sonuç olarak, dönem sonunda ortaklar adına KDV li genel oranda  faiz faturası tanzim edilmesi gerekecektir.”

Adı üzerinde şirketlerin yapısal sorunu olunca çözüm en iyi ihtimalle; 1 -3 -5 yıllık süreç içerisinde ancak çözüme kavuşturulabilir. Ancak bir yerden başlamak lazım işin %49’unu çözüme kavuşturmak için. Neler yapılabilir? Üzerine isterseniz gelin birlikte düşünelim.

Öncelikle Bodrum küçük bir kent olduğu için Türkiye genelindeki bir çok sorun ve konuyu daha hızlı bir şekilde konuşmaya başlarken, kulaktan kulağa fısıltı gazetesi yayıldıkça yayılır ve kapıya kadar gelir.

Vergi dairesi teftişi var! duyumları ve şirketlere yazılar açıklamalar izahatlar istenilmek üzere gönderilmeye başlandı. Aslında zaten Maliye bu hususları ulusal haberler internet ile her yere duyurmuştu.

Daha önce bazı meslektaşlar bu hususları yazıp çizdi, gruplarda çok konuşuldu. Ancak yine de enflasyon muhasebesi tartışmalarının gölgesinde kaldı haliyle. Vergi dairelerinden izaha çağrılabileceğiniz konular neler olabilir?

Bu konular esas itibariyle Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 2023 Yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda yer alıyor. Finasman gider Kısıtlaması, şüpheli alacaklar, dönem sonu yanlış değerlemeler, bir çok istisnalara ilişkin izahatlar, kıdem tazminatları kanunene kabul edilmeyen giderlere ilişkin hususlar yer alıyordu.

En tipik örnek, YMM Raporu Sunulmadan Gayrimenkul Satış Kazancı İstisnasından Yararlanılması.Gayrimenkul Satış Kazancı İstisnasından Yararlanan Bazı Mükelleflere İlişkin YMM Raporlarının Sunulmamasına Rağmen Bu Mükelleflere İlişkin İşlem Tesis Edilmemesi. Tam tasdik yaptırmayan bazı mükelleflerin Gayrimenkul Satış Kazancı İstisnasından yararlanmasına rağmen söz konusu istisna kapsamında düzenlenmesi gereken YMM raporunu vergi idarelerine ibraz etmedikleri halde, bu mükellefler hakkında vergi idarelerince takdire veya incelemeye sevk işlemlerinin yapılmadığı ve bu mükelleflere kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezasının kesilmediği tespit edilmiştir.

Şirketlerin bu konularla ilgili yaptıkları hatalı işlemleri varsa şimdiden düzeltmeleri, haklı oldukları konular varsa düzeltme yapmayarak izah yazısını beklemeleri ve sonucuna göre yargı yoluna başvurmaları gerekiyor.

Maliye zaten orta vadeli planda da izah edildiği üzere istisnaların uygulamasını etkinleştirme adına sürekli kapsamı daraltıyor ve buna devam da edecek gibi görünüyor. En son çıkan karar ile,  Kurumlar Vergisi Kanununun (KVK) 5/1-e maddesinde yer alan ve Kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri, rüçhan hakları ve bu fıkranın (a) bendi kapsamında istisna kazançlarına kaynak oluşturan yatırım fonlarının katılma paylarının satışından doğan kazançlara uygulanmakta olan istisna oranı,  %75’den % 50’ye düşürüldü. 27 Kasım 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi.

Asıl konumuza geri dönecek olursak, işletmelerin kasa hareketleriyle ilgili vergisel açıdan yapılan denetimlerde, kasa hesabı bakiyesinin günlük ihtiyaç duyulan tutarın üzerinde olduğu ve fiilen bu tutarın kasada olmadığının tespiti yapılmaktadır. Söz konusu tutarın işletme ortakları tarafından çekildiği ve şahsi tasarruflarına kullandıkları varsayılarak, 5520 sayılı KVK‘nu uyarınca transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmakta, 6102 sayılı TTK ile 213 sayılı VUK uyarınca basiretli tacir ve işletme kişiliğinin ayrı olması hükümlerine aykırı davranıldığından hareketle bu işletmeler cezalı tarhiyatla karşılaşılabilmektedirler.

Tespit edilen azami para tutarının üzerinde kalan tutarlar faiz hesaplamasında bilinen “Faiz = (Anapara x Gün x Faiz Oranı) / 36500” formülü uygulanmaktadır. Formül kasa adat yöntemine uyarlandığında ise, “Adat Faizi = (Fiktif Tutar x Gün x Faiz Oranı) / 36500” şeklinde yazılacaktır.

Sermaye şirketlerinin, ortaklarına borç para kullandırdıkları uygulama da sıkça karşılaşılan bir durumdur. Bu işlemler esasen bir nev-i hizmettir. Ve bu işlemler KDV’ye tabiidir. Fatura kesilip, genel oranda KDV hesaplanacaktır.

Yapay zeka çıktı mertlik bozuldu!

Maliye tüm veriler elektronik ortamda olunca bir çok çapraz kontrollerle artık bu sorunları çok hızlı bir şekilde tespit edip, şirketlere izah isteyerek geri dönüşü sağlıyor.

Şirketler geçmiş 5 yıl için hesaplanan vergi ve cezalar için ne yapabilirler?

Gerek beyannamelerin düzeltilmesi, gerekse pişmanlık hükümlerinden yararlanılması akla yatkın çözümlerden biri elbette ki. Çünkü kayıtlar hatalıdır.

Ya da vergi ve cezalar uzlaşma müessesesi ile bu çözümlenebilir. Ya da haklı bir durum varsa yargı youna taşınabilir bu sorunsal.

Belki yeni bir af yoldadır, kim bilir nihai bir çözüm süreci beklenebilir…

Hep birlikte bazı örnek yargı kararlarına bakalım…

-Banka veya özel finans kurumlarından kredi temin etmek suretiyle katlanacakları finansman yükünden kurtuldukları, şirketin ise, işletmede atıl bulunan bir parayı ortağına borç olarak verip, bu parayı çeşitli şekillerde değerlendirmek suretiyle elde edebileceği bir gelirden mahrum kaldığı, bu şekilde ortakların işletmeye ait parayı herhangi bir karşılık ödemeden kullanırken, şirketlerce ortaklara bir menfaat sağlandığını kabul etmek gerektiği, buna göre, sermaye şirketlerinin ortaklarına cari hesap yoluyla borç para kullandırmaları, ticari anlamda bir finans hizmeti olup, Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 inci maddesine göre katma değer vergisine tabi olması gerektiğinden, yapılan tarhiyatta yasaya aykırılık bulunmadığı. (Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu, 13.06.2013 tarih ve E.2002/631, K.003/332)

-Adat uygulaması yoluyla re’sen takdir olunan matrah üzerinden tarhıyat yapılmasında yasaya aykırılık görülmemiş ise de, matrah farkının hesaplanmasında, o tarihler için Merkez Bankası tarafından uygulanmış olan Reeskont Faiz Oranının esas alınması gerekmektedir. (Danıştay 3. Dairesinin 07.10.1999 tarih ve E.1998/1662, K.1999/3270 sayılı kararı),
-Adatlandırma sonucu bulunan adat bakiyesine TCMB kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı ortalama faiz oranı esas alınarak matrah farkı bulunması yerindedir. (Danıştay 3. Dairesinin E.1997/4011, K.1998/3320 sayılı kararı),

Yargının uygulamada istikrar kazanan kararları incelendiğinde kasada bulunan fazla tutarı ve ortaklara şirket parasının kullandırılmasına ilişkin olarak bu tutarların ortaklara ya da şirketle ilişkili kişilere kullandırıldığının tespit edilmesi halinde adat yöntemiyle faiz hesaplaması yapılması gerektiği yönünde kararlar çoğunluktadır.

İşletmelerin kasa hesabına ait günlük bakiyelerinin, günlük ortalama kasa giriş- çıkışlarına nispetle çok yüksek olması durumunda, vergi incelemelerinde paranın kayıt dışı bir şekilde kullanıldığı düşüncesini akla getirmektedir. Denetimlerde böyle bir durum ile karşılaşıldığında 5520 sayılı kurumlar Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinde belirtilen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı hükümleri gereğince örtülü kazanç olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Maliye Bakanlığı kasada bulunmadığı tespit edilen tutarlar için varsayılan bedel üzerinden adat yöntemi ile faiz hesaplanmasını ve bu tutarın gelir olarak kayıt edilmesini istemektedir.

Öneriler fazla da olsa birkaç örnek bu çalışmamız içinde yer almış olsun. 

131.Ortaklardan Alacaklar Hesabınınkasa hesabı gibi yoğun bir şekilde çalıştırılmaması yönündedir. Bu açıklamalardan sonra akla şu soru gelmektedir;”Ortağımızın özel yaşantısını sürdürebilmesi için gerekli olan para bu yolla verilebilir mi?”. Bu ihtiyaç, şirketin yönetim organı tarafından ortağa ödenmesi kararlaştırılacak huzur hakkı ile çözümlenebilir. Ödenmesi kararlaştırılan huzur hakkı ücreti vergilendirilerek ortağa ödemede bulunulur. Böylece ortak; Yasalara dayanarak ve vergisi ödenerek ihtiyacı olan parayı almış olacak, şirketin bilançosu da gerçeği yansıtmış olacaktır. Ortağa ödenecek huzur hakkı ile ilgili kararın şirketin yetkili organları tarafından alınması gerekmektedir. 2024 yılı için ortağa aylık verilen 74 bin liranın vergi yükü sıfırdır. Bu gelecek yıl için yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanabilir. Anonim Şirketlerin en yetkili karar organı olan genel kurulun, limited Şirketlerde ise ortaklar kurulunun bu konuda karar alması zorunludur. Huzur hakkının bu organlarda karar almaksızın ödenmemesi gerekir.

Şirket geçmiş yıl karlarının mevcudiyeti halinde kar dağıtımına gitmesi diğer bir önerimiz olabilir. Kaç yıldır bu stopaj oranı yüzde 10 olarak uygulanıyor. Eğer gerçek anlamda şirkette kar varsa dağıtılacak kaynak anlamında bunun dağıtımı yoluna gidilmesi vergi yükü açısından daha makul bir çözüm olacaktır.

Kasa fazlalıklarının bir çok sebebi var. kayıt dışılığın olması ve belgelendirilememiş giderlerin çokluğu bu sorunsala sebebiyet vermektedir. SGK primlerinin gerçel fiili duruma getirilmesi aslında kesin çözümlerden bir tanesidir. Zaten gider yazıyorsunuz bir taraftan dengelenmiş olacaktır vergi yükü açısından.

Aslında bu gelir gider hesabının detayını çalışan bir çok patron kurumsallaşma açısından rahat bir uyku uymak için bile her şeyin kanun nizam ölçüsünde uygulanmasından yana çark etmektedir.

Son söz, her masrafın gider yazılabildiği belgelendirilebildiği bir düş dünyasında bütün gelirlerin kayıt altına alınması ve herkesin gelir gücü oranında vergi vermesinden daha vicdani, daha adil, daha akli ne olabilir ki!…



Kaynak: Abbas Coşar / Bodrum Gündem