Futbolun Ekonomisi ve 2032 Fırsatı
(26.06.2024)
İNGİLİZ yazar Simon Kuper'in yazdığı kitabın adında olduğu gibi günümüzde 'Futbol asla sadece futbol değildir...

İNGİLİZ yazar Simon Kuper'in yazdığı kitabın adında olduğu gibi günümüzde 'Futbol asla sadece futbol değildir...' Bugün geldiğimiz noktada futbol kulüpleri ihracat ve ithalat yapan, perakendecilikte rekabete giren, üretim alanında yer alan ve hatta borsaya kote halka açık şirketler haline gelmiş durumda. Taraftarlar artık birer müşteri haline geldi. Bugün milyar dolarlarla ölçülen futbol endüstrisi iki yılda bir yapılan organizasyonlarla da ülke ekonomilerine büyük katkı yapıyor.
Son olarak Almanya'da düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası -aksini düşünenler olsa da- inanılmaz bir ekosistem oluşturmuş durumda.
Türk milli takımının Portekiz ile oynadığı grup maçını izlemek için gittiğim Almanya'da organizasyonun getirdiklerini gözlemleme fırsatı da buldum.
Futbolun getirdiği turizm hareketliliği, ülkenin neredeyse tüm şehirlerini canlandırmış durumda. Maç dolayısıyla Düsseldorf ve Dortmund şehirlerinde bu hareketliliğe şahit olduk. Yüzbinlerce insan ülkeye akın etmiş. Yiyorlar, içiyorlar, geziyorlar, alışveriş yapıyorlar, kısacası para harcıyorlar. Gıdadan tekstile, ulaşımdan eğlenceye hemen her sektör bu hareketlilikten payını alıyor.
Sadece perakendeden 3.8 milyar euroluk ek satış bekleniyor.
Maçların kapalı gişe oynandığı düşünüldüğünde 30 günde 51 maç yapılacak. Ortalama biletin 200 euro, en küçük stadın da 60-70 bin kişilik olduğunu düşünüp hesabı yapın.
Toplamda 2.7 milyon bilet satışı yapılırken, UEFA'nın kasasına 1 milyar euroyu geçen bir kazanç girmiş oluyor.
Bakıldığında maç ve sponsor gelirlerinde aslan payını UEFA alıyormuş gibi görünse de, ev sahibi ülke yukarıda saydığımız ekonomik canlılıkla her türlü kazanıyor.
Elbette bu tür organizasyonlar için önemli yatırım ve masraf da yapılıyor.
Eğer spor altyapınız yoksa ülke bunu kazanmış oluyor. Almanya gibi zaten altyapı ve tesisleriniz varsa elde edilen gelir cepte kalıyor.
Gelelim bize...
Öncelikle bu tür organizasyonlara katılmamız çok önemli. Tanıtım açısından da önemli, ülke içinde ve dışında oluşan ekonomik hareketlilik açısından da önemli. Turnuvada ne kadar ilerleyebilirsek içerideki canlılık da o kadar devam ediyor. Ancak daha önemli olan bu organizasyonlara ev sahipliği yapabilmek. Bu konuda biraz şanssızız.
Futbol dışında olimpiyat düzenleyecek durumda olmamıza rağmen henüz bu fırsatı yakalayamadık. Oysa Türkiye üstlendiği her organizasyondan alnının akıyla çıkıyor. 8 yıl sonra 2032 yılında İtalya ile birlikte Avrupa Futbol Şampiyonası'nda ev sahibi olacağız. Şu an Almanya'da yaşanan hareketliliğin çok daha fazlası ülkemiz içinde gerçekleşecek. Sürekli yenilediğimiz tesislerimize yenileri eklenecek. 'Daha çok zaman var' demeden şimdiden bu turnuvaya hazırlanmamız lazım..



Kaynak: Faruk Erdem / Ahaber