Enflasyon Düzeltmesinde Olasılıklar
(10.09.2024) Geçen hafta yayınlanan “Enflasyon Düzeltmesinde Kaos” başlıklı yazımda enflasyon düzeltmesi konusunda 3568 sayılı Kanun’a... |
Geçen hafta yayınlanan “Enflasyon Düzeltmesinde Kaos” başlıklı yazımda enflasyon düzeltmesi konusunda 3568 sayılı Kanun’a tâbi meslek mensuplarının, çok belirsizlikler olduğu, gri alanların fazlalığı, uygulama güçlüğü olduğu gerekçeleriyle hiç olmazsa geçici vergi dönemlerinde uygulanmaması, sorunlu alanlar da netleştirilerek dönem sonu bilançoları için uygulanması gerektiği yönündeki talepleri bulunduğunu aktarmıştım. Buna karşılık Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 2. geçici vergi döneminde enflasyon düzeltmesi hükümlerinin uygulanması yönündeki görüşünde ısrar ettiğini, ancak uygulama güçlüklerinin bilincinde olarak geçici vergi beyan ve ödeme sürelerini 171, 172 ve 173 sayılı VUK Sirkülerleri ile sürekli ertelediğini söylemiştim. Bakanlık nihayet ve özellikle iş dünyasından gelen taleplerle 563 sayılı VUK Genel Tebliği ile 31.12.2023 tarihli gelir tablosundaki brüt satışlar toplamı 50 milyon TL’nin altında olanların 2 ve 3. geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi yapmamalarını kabul etmiş, ayrıca bu durumdaki mükellefler için Genel Tebliğ’in yayım tarihine kadar verilmiş beyannamelerin, defter kayıtlarını düzeltilmeksizin, enflasyon düzeltmesi yapılmamış gibi düzeltilerek yeniden verilmesini istemişti. 563 sayılı Genel Tebliğ’in hukuka aykırılıklarını da söz konusu yazımda gerekçeleri ile yazdığımdan burada tekrar etmiyorum. TÜRMOB bu Genel Tebliğ’in usulünce verilmiş beyannameler yerine yeniden düzeltme beyannameleri verilmesini zorunlu kılan 4. maddesinin iptali için Danıştay’da dava açtı. Bu davanın dışında İstanbul SMMM Odası da ayrı bir dava daha açtı. Başka bir Oda veya başka biri daha dava açtı mı, bilmiyorum. Davalar yürütmeyi durdurma talepli olduğu için, şimdi Danıştay 3. Dairesi’nin kararı bekleniyor. Bu yazıyı kaleme aldığım ana kadar, Danıştay’dan bir karar çıkmamıştı. Ancak beyan süresi olan 13.9.2024 sonuna kadar bir karar çıkacağını düşünüyorum. Bu yazımda ve belirsizlik ortamında, karşılaşılabilecek olasılıklara göre oluşabilecek halleri yazmak istiyorum. (Eğer bir karar çıkarsa da ilgili olasılığı okuyup, diğerlerini boş verebilirsiniz) - Birinci olasılık; Danıştay 3. Dairesi’nin yürütmeyi durdurma talebini kabul etmesi halidir. Bu durumda kimsenin düzeltme beyannamesi vermesi gerekmeyecektir. Vermeyenlere hiçbir işlem yapılamayacaktır. Ancak, beyan süresi içerisinde herkesin beyannamesini her hangi bir cezai durum olmaksızın yenileme hakkına sahip olması ve beyan süresi içerisinde verilmiş beyannameler için vergi ziyaı cezasının veya usulsüzlük cezasının kesilmesi mümkün olmaması sebepleriyle, isteyenler yine beyanlarını -enflasyon düzeltmesi yapılmamış şekle göre- yenileyebilirler. Burada düzeltme değil, beyanın yenilenmesi söz konusu olacaktır. - İkinci olasılık; Danıştay 3. Dairesi’nin yürütmeyi durdurma talebini kabul etmemesi, reddetmesi halidir. Bu durumda düzeltme beyannamesi verilmesi zorunlu olacaktır. Bu noktada karşımıza çıkacak sorun ise, verilmemesi halinde ne olacağıdır. Bence hiçbir şey olmayacaktır. Çünkü Genel Tebliğ ile Bakanlığın yetki kullanımından önce mer’i mevzuata göre usulünce verilmiş beyannameler söz konusudur. Beyanlar özel olarak incelemeye alınmadıkça, sırf düzeltme verilmemiş olması sebebiyle her hangi bir re’sen tarh sebebinin varlığı ileri sürülemeyecektir. İzaha davet yazılarının gönderilebileceği ileri sürülebilirse de verilecek cevap “verilen beyanın yasa ve usule uygun olduğu” yönünde olması gerekecektir. - Üçüncü olasılık, Danıştay 3. Dairesi’nin davaları ön inceleme aşamasında menfaat yokluğu nedeniyle reddetmesidir. - Dördüncü olasılık; Danıştay 3. Dairesi’nin beyan süresi içerisinde yürütmeyi durdurma talebini sonuca bağlamamasıdır. Üçüncü ve dördüncü olasılıkta bir karar oluşmadığı için ikinci olasılık için yaptığımız açıklamalar bu olasılıklar için de geçerli olacaktır. - Beşinci bir olasılık ise -ideal yol- Bakanlığın Genel Tebliğ’in 4. maddesini değiştirerek düzeltme beyannamesi verilmesini ihtiyari hale getirerek tartışmaları sonlandırmasıdır. Bu arada bahsettiğim önceki yazımda “Düzeltme beyannamesi verenlerin daha önce fazla vergi ödemiş olmaları durumunda, iade konusunun Tebliğ’de düzenlenmemiş olması da ayrı bir garabettir. Bilindiği gibi düzeltmeye dayalı iadeler incelemeye bağlıdır. Burada da aynı usul uygulanacaksa, daha önce geçici vergi beyannamesini vermiş ve fazla vergi ödemiş olanların iadelerinin yapılabilmesi için incelemeye alınması gerekecektir. Öte yandan bu iadelerde, haksız alınan vergi söz konusu olmadığı için, VUK md. 112 uyarınca faiz de ödenmeyecektir.” demiştim. Galiba yine haklı çıktım. Nitekim düzeltme beyannamesi verip de vergisi azalanlara veya ödenecek vergisi çıkmayanlara vergi dairelerinin, iade yerine, izah ve tevsik edici belge talep yazıları göndermeye başlamışlar. Galiba ipe un serilecek. Kaynak: Bumin Doğrusoz / Ekonomim.com |