Maliye’den Holding ve Grup Şirketlere Garantörlük İncelemesi!

Maliye son dönemde vergi incelemeleri ve izah yoluyla vergi mükellefleri üzerinde ağırlığını iyice hissettirmeye başladı. Tabi bu sadece vergi mükellefleri ile sınırlı değil, kayıt dışılıkla mücadele kapsamında çok sayıda vatandaştan da, banka hareketleri, tapuda işlemleri ve taşıt alım satımları vb. nedenlerle izah istenmeye başlandı.

Bu kapsamda başlatılan vergi incelemelerinden birisi de, holding ve grup şirketlerin birbirlerinin ve/veya başka şirketlerin (grup şirketi, iştirak edilen şirketler, ilişkili şirketler vb.) banka kredi sözleşmelerine sağladıkları garantörlüklerle (kefalet) ilgili!

Başlatılan vergi incelemesi tam olarak ne ile ilgili?

Maliye’nin ağırlıklı olarak holding ve grup şirketlerde başlattığı vergi incelemesi, holding ve grup şirketlerin birbirlerinin ve/veya başka şirketlerin (grup şirketi, iştirak edilen şirketler, ilişkili şirketler vb.) banka kredi sözleşmelerine garantör olmak suretiyle sundukları garanti (garantörlük) hizmetlerinin karşılıksız yapılıp yapılmadığı, bu hizmet karşılığında bir bedel alınmışsa bu bedelin emsaline uygun olup olmadığının tespitine ve gerekli yasal işlemlerin yapılmasına yönelik!

Garantörlük hizmeti neden veriliyor?

Mevcut uygulamada, kredi garantörlük işlemlerine daha çok holding ve grup şirketlerde rastlanıyor. Garantörlük, genellikle düşük kredibiliteye sahip olan şirketlerin kredi taleplerinde söz konusu oluyor. Banka ve finans kurumları, krediyi kullandırmak için, daha yüksek kredibiliteye sahip başka şirketlerin garantörlüğünü istiyor. Gerekli garantörlüğün sağlanması halinde de, krediyi kullandırıyorlar!

Maliye: Kredi garantörlük hizmetleri vergiye tabi!

Maliye, holding ve grup şirketlerinin kefalet veya garantörlükleri karşılığı şirketlere kullandırılan kredi veya teminat mektupları üzerinden elde ettikleri komisyonların kurumlar vergisi ve KDV’ye tabi olduğu görüşünde!

Konu sadece garantörlük sağlayan holding ve grup şirketlerle sınırlı da değil!

Kredibilitesi düşük olan şirketlerin gerçek kişi ortakları da banka veya finans kurumlarına teminat veya kişisel itibar ve ilişkilerinin garantisini sunarak, bunların kredi veya banka teminat mektubu almalarını da sağlayabiliyorlar.

Maliye, “kefalet veya garantörlükleri karşılığı şirkete kullandırılan kredi veya teminat mektupları ile çek tutarları üzerinden komisyon geliri elde eden şirket ortaklarının bu faaliyetinin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz edecek şekilde yapılması durumunda ticari faaliyet olarak değerlendirilmesi ve ortaklarca elde edilen komisyon tutarlarının Gelir Vergisi Kanununun ticari kazançlara ilişkin hükümleri çerçevesinde beyan yoluyla vergilendirilmesi ve ayrıca bu komisyonlar üzerinden KDV hesaplanması, söz konusu faaliyetin ticari organizasyon içerisinde devamlılık arz etmeyecek şekilde yapılması durumunda elde edilecek kazancın ise “arızi ticari kazanç” hükümlerine göre vergilendirileceği ve bu kazancın yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerektiği, arızi ticari kazanç olarak kabul edilen komisyonlar üzerinden KDV hesaplanmayacağı” görüşünde (GİB. İstanbul VDB’nin 23/03/2015 tarihli ve 11395140-019.01-505 sayılı özelgesi).

Bu incelemeler yeni değil!

Evet, bu incelemeler yeni değil, 2018 – 2020 yılları arasında da yapıldı, ciddi eleştirilere ve yüksek tutarlı vergi ziyaı cezalı tarhiyatlara konu oldu.

Maliye, KGF’nin komisyon oranını esas alarak tarhiyat yaptı!

Maliye, geçmişte yaptığı bu incelemelerde Kredi Garanti Fonu’nun verilerini esas alarak, TL ve döviz cinsinden nakdi kredi kefaletlerinde uyguladığı yıllık yüzde 2 komisyon oranını dış emsal mahiyetinde emsal komisyon oranı olarak kabul ederek, bu komisyon oranının altında garantörlük komisyonu alan ya da hiç almayan garantörlük hizmeti veren şirketlere bu oranı esas alarak vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve KDV tarhiyatları yaptı.

Bazı mükellefler bu tarhiyatları yargıya taşıdı!

Verdikleri garantörlük hizmetleri nedeniyle adlarına vergi ziyaı cezalı tarhiyatlar yapılan bazı mükellefler konuyu yargıya taşıyarak, Maliye’nin iddia ettiği gibi ortada verilmiş bir finans hizmeti bulunmadığı, holding ve grup şirketlerde kredi garantörlük işlemlerinin rutin ve grup şirket mantalitesine uygun bir işlem olduğu, transfer fiyatlandırılması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı yapılmadığı, varsayıma ve kanaate dayalı vergilendirme yapılamayacağı iddiasıyla yapılan cezalı tarhiyatların terkin edilmesini talep etti!

İlk derece mahkemesi kararlarından birisi mükellef, diğeri Maliye lehine!

Bu konuda ilk derece mahkemelerinde açılan 2 davanın birisi mükellef lehine diğeri ise Maliye lehine sonuçlandı!

İstinaf kararlarının ikisi de Maliye lehine!

Yukarıda belirtilen 2 kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge İdare Mahkemeleri, Maliye lehine kararlar verdi. Bu istinaf kararları şirketlerde büyük hayal kırıklığına neden oldu (Ankara Bölge İdare Mahkemesi 1. Vergi Dava Dairesi’nin 28.11.2023 tarihli ve E.2022/1945, K.2023/1261, İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi’nin 12.12.2023 tarihli ve E.2023/2409, K.2023/4093, aynı tarihli ve E.2023/2823, K.2023/4092 sayılı Kararları).

Şirketler bu davaları YD talepli olarak Danıştay’a taşıdı!

Şirketler verilen bu kararları Danıştay’da YD talepli temyiz etti.

Danıştay 3. Dairesi, bu kararlarla ilgili olarak yapılan YD taleplerini reddetti (Danıştay 3. Dairesi’nin 11.03.2024 tarihli ve E.2024/1196, E.2024/1234, Danıştay 9. Dairesi’nin 21.02.2024 tarihli ve E. 2024/165 sayılı Kararları).

Bu davalarla ilgili süreç hala Danıştay’da devam ediyor, henüz esastan verilmiş bir karar bulunmuyor.

Danıştay’ın esastan vereceği kararlar önemli!

Danıştay’ın kredi garantörlük hizmetlerinin vergiye tabi olup olmayacağı ve bedelsiz verilen bu hizmetlerin transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı kapsamında olup olmadığı konusunda esastan vereceği kararlar, holding ve grup şirketler açısından son derece önemli! Ayrıca bu kararlar, devam eden incelemelerin seyrini de olumlu veya olumsuz etkileyecek! 

Bu konudaki kişisel görüşümüz nasıl?

Bize göre, kredi garantörlük hizmetinin, bankanın bir şirkete teminat mektubu vermesinden herhangi bir farkı bulunmuyor. Dolayısıyla, bu işlemlerde de bir bedel olması gerekiyor. Garantörlük hizmeti karşılığında bir bedel alınmaması halinde ise, Maliye’nin bu durumu “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi yönünden incelemesi son derece normal!

Ancak, garantörlüğün şirket ortağı veya grup şirket statüsüyle tamamen kredi prosedürleri gereği rutin olarak sağlandığı durumların “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi kapsamında değerlendirilmemesi gerektiği görüşündeyiz (Benzer bir görüş için bkz. Emrah AYGÜL, “Grup Şirketler Arasında Kefalet, Teminat, Garantörlük İlişkisinin Vergilendirmeye Etkisi”, Alomaliye.com, 21.10.2019). 

Şirketlerin her ihtimale karşı önlem almalarında fayda var!

Kredi garantörlük hizmetlerinin vergilendirilip vergilendirilemeyeceği konusu uygulamada sıkça tartışmalara neden oluyor. Maliye’nin bu konudaki görüşü ve uygulaması son derece net! Danıştay’ın henüz bu konuda verilmiş bir kararı bulunmuyor. Bu nedenle, ileriye dönük olarak holding ve grup şirketlerin ilişkili şirketlere verdikleri kredi garantörlüklerini gözden geçirmelerinde fayda var.

Sonuç olarak;

Kredi garantörlük hizmetlerinin “transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” düzenlemesi kapsamında vergilendirilip vergilendirilmeyeceği konusu hala tartışmalı. Bu konunun açıklığa kavuşması için Danıştay’ın esastan vereceği kararlar bekleniyor. Danıştay’ın vereceği bu kararlar şu an devam etmekte olan vergi incelemelerinin seyrini de etkileyecek!

Bu konudaki gelişmeleri buradan duyurmaya devam edeceğiz.


Kaynak:Abdullah Tolu / Ekonomim.com