Maliye İdaresinde Neden Mızrak Çuvala Sığmıyor?

En son çıkan matrah/vergi artırımı hükümlerini içeren iki kanun çıkarıldı. Bunlardan 7326 Sayılı Kanun ile 7440 Sayılı Kanunun hükümleri halen yürürlükte uygulanıyor. Bu iki kanunun ortak hükmüne istinaden matrah artırımı yapılan Gelir, Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi için matrah artırımında bulunan yıllar için inceleme yapılmaz. Bu kanun hükmü. Nokta…

Vatandaş ise bu ekonomik zorluklara rağmen aftan yararlanmak için dişinden tırnağından artırdığı fon ile matrah artırımında bulunup bunu ödüyor ki, aman başımı yastığa koyunca rahat bir uyku uyuyayım diye. Bu hukuki haktan yararlanmış oluyor.

Ancak Maliye idaresi “ama”lar ile başlayan ali cengiz oyunu yorumlarıyla bu kanuni düzenlemelerin etrafında dolanmaya devam ediyor. İdareyle karşılaşan mükellefe yetkililer; uygulama böyle, bakanlığın yorumu bu şekilde vs, gibi açıklamalar ile savuşturup gerisin geri gönderiyorlar. Sonra biz meslek mensupları yalancı çoban gibi kurbanlık koyun statüsünde bu mahcubiyeti yaşamaya devam ediyoruz.

Biz de bu bakanlıktan geldik. Aynı maslarda oturup, aynı binalarda görev yaptık. Ancak yıldan yıla uygulamalar ile kanun ve tebliğe aykırı  incelemeler çoğaldı tespitini yapmak isterim. Ekonomik krizin etkisiyle idareye para lazım! Açıklamasıyla izah edilebilecek noktayı çoktan geçtiğini düşünüyorum. Git derdini yargıya anlat. Evet herkesin bol bol zamanı var. Boşu boşuna sıkıntıya girmek için. Memleket açısından kaynak israfından başka hiçbir şeye yaramıyor bu durum.

Örnek vaka mı istersiniz? Hadi gelin birlikte okuyalım.

Şirketiniz 2020 yılında X firmasından alımlara ilişkin faturalar sahte fatura olduğunu tespit ettik, şüpheli tespit ya da olumsuz rapor var diye yazı gelir. 15 gün içinde izahta bulunun bu mal ve/veya hizmet alışlarınızın doğruluğunu ödemeler ve diğr belgelerle birlikte ispatlayın ya da bu dönemleri KDV yönünden düzeltin istenir.

Mükellef banka ödemeleri dahil kantar fişlerine kadar gönderir izah yazısıyla bu alışlarım gerçek der. Ancak vergi dairesi bu izahı reddeder. Niye? Çünkü bakanlık uygulamamız böyle der. Yani sahte fatura düzenleme raporu bulunan mükellef hakkında vergi tekniği raporu yazılmıştır başka bir müfettiş tarafından. İşbu rapora göre mükellefin tüm alış ve satışları sahtedir. Eğer bu tespit gerçekten sağlıklı bir şekilde yapıldıysa evet doğru bir uygulamadır idarenin yaptığı.

Ancak kantar fişi var dedik ya. Mükellef bu işin gerçekliğine inanıyor. Muhtemelen zamanında düzgün çalışan firma bir süre sonra işleri bozulunca ortadan kayboldu. Müfettiş ise firmaya ve defter belgelere ulaşamayınca indirimleri reddederek alışı satışı sahte deyip geçti. Muhtemelen diyoruz çünkü izah yazısı gönderilen mükellef bu vergi tekniği raporunu bilmiyor görmüyor.

Şimdi aynı sahte fatura kullanımı üzerinden okumaya devam edelim. Mükellef 2020 yılı için Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi için matrah artırımında bulunmuş ve ödemiştir. Şimdi kanuni düzenlemelerden okumamızı sürdürelim.

7440 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun “Matrah ve vergi artırımı” başlıklı 5. Maddesine göre, mükelleflerin kanunda belirtilen şartlar dahilinde matrah ve vergi artırımı yapmaları ve buna ilişkin vergileri kanunda belirtilen süre ve şekilde ödemeleri hâlinde halinde artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi ile olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz. Kanunun 5 inci maddesinin 1 ve 3 numaralı fıkraları aynen aşağıda gösterilmiştir;

– Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde gelir ve kurumlar vergisi matrahlarını artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri hâlinde, kendileri hakkında artırımda bulunulan yıllar için yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ve bu yıllara ilişkin olarak bu vergi türleri için daha sonra başka bir tarhiyat yapılmaz.

– Mükellefler, bu fıkrada belirtilen şartlar dâhilinde katma değer vergisini artırarak bu maddede belirtilen süre ve şekilde ödemeleri hâlinde, kendileri nezdinde söz konusu vergiyi ödemeyi kabul ettikleri yıllara ait vergilendirme dönemleri ile ilgili olarak katma değer vergisi incelemesi ve tarhiyatı yapılmaz.

Sahte belge düzenleme tespiti yapılıp da hakkında vergi tekniği raporu düzenlenen mükelleften fatura alan kullanıcılar özel esaslara alınmak üzere vergi dairesine bildirilmektedir. Vergi dairesi kullanıcıların matrah/vergi artırımı yapıp yapmadığına bakmaksızın kullanıcılardan işlemin gerçekliğini ispat etmelerini veya yazıya konu sahte faturaları kayıtlarından çıkarmalarını istemekte ve aksi halde özel esaslara alınacağını mükellefe iletmektedir. Çıkarmazsan özel esaslara alırım seni diyor vergi dairesi. Hele mükellefin iade alacağı varsa geçmiş olsun. iade talepleri yerine getirilmemektedir.

Maliye İdaresinin  bu uygulaması hukuk devleti ilkesi ile bağdaşır bir yanını göremiyoruz.

Hatta İdare bazen daha da ileri giderek, bazı mükelleflerin bilerek sahte belge kullandıkları ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 359 uncu maddesinde yer alan sahte belge kullanma fiilini işledikleri savıyla incelemeye alındıkları ve bu kapsamda inceleme yapılarak tarhiyat önerildiği görülmektedir.

Okurken bu işin ehli olanlar  bu tarhiyatların dava edilmesi durumunda yargı tarafından iptal edileceğini adı gibi biliyor.Yapılan bu uygulamanın hiçbir kanuni dayanağı bulunmamaktadır. Bu sadece yorum yoluyla mükellefleri cezalandırmaktan ibarettir.

Üstadlık statütüsünü kullanarak ne önerebiliriz? 7440 Sayılı Kanuna açık bir şekilde aykırı olan bu uygulamalardan vazgeçmesi yerinde olacaktır.

7440 Sayılı Kanunun 5 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının e alt bendinde “Artırım talebinde bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırım talebinde bulunulan dönemler için, sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden ………………….. inceleme ve/veya tarhiyat hakkı saklıdır. Sonraki dönemlere devreden katma değer vergisi yönünden yapılan incelemelerde artırım talebinde bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemez.” Denilmiştir.

7440 Sayılı Kanuna ilişkin 1 Seri Nolu Genel Tebliğinde ise konu “Artırımda bulunulan yılları izleyen dönemlerde yapılacak vergi incelemelerine ilişkin olarak artırımda bulunulan dönemler için “Sonraki Dönemlere Devreden KDV” yönünden vergi incelemesi yapılabilecektir. Bu incelemelerde artırımda bulunulan dönemler için tarhiyat önerilemeyecek, elde edilen bulgular artırımda bulunulmayan dönemlerdeki tarhiyatlar için kullanılabilecektir.” Denilerek açıklanmıştır.

7440 Sayılı Kanun kapsamında matrah/vergi artırımı yapanlara, vergi daireleri tarafından yazılı olarak artırımda bulunulmayan dönemler için düzeltme yapmalarının istendiği anlaşılmaktadır. Ancak, matrah/vergi artırımı yapılmış olmasına rağmen, sonraki döneme devreden katma değer vergisinin azaltılması, azaltılan/düzeltilen katma değer vergisi tutarının artırım yapılmayan dönemler için başlangıç tutarı (önceki dönemden devreden katma değer vergisi) olarak dikkate alınması durumunda, artırım yapılmayan dönemlerde ödenecek katma değer vergisi ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla böyle bir uygulama yapılması durumunda, çoğu mükellef için, matrah/vergi artırımı re’sen tarh edilecek verginin sadece ertelenmesine neden olacaktır.

Halbuki, 7440 Sayılı Kanunun maksadı, matrah/vergi artırımı yapan mükelleflerin artırımda bulunulan dönemler için inceleme ve tarhiyattan muaf tutulmasıdır.

Son söz matrah artırımında bulunan mükelleflere kanunun vermiş olduğu hakkı idarenin geri alması hukuk devleti ilkesine aykırıdır. Bu uygulamaya son verilmesi gerekir.


Kaynak:Abbas Coşar / Bodrum Gündem