“Enflasyon Düzeltmesi Mi, Asgari Kurumlar Vergisi Mi?”
(26.06.2024)
Vergilendirmede hareketli günler devam ederken, vergi gündemimiz uzunca süre meşgul eden ve yakın zamanda 2024/2...

Vergilendirmede hareketli günler devam ederken, vergi gündemimiz uzunca süre meşgul eden ve yakın zamanda 2024/2. Geçici vergi döneminden itibaren vergili şekilde uygulanacak olan Enflasyon Düzeltmesi gündemden düşmüş durumda. Oysaki 2024-2025 hatta 2026 yılına kadar sürmesi beklenen Enflasyon Düzeltmesi ve vergi etkisinin bu kadar kısa sürede gündemden düşmesi normal değil.

 Zira vergi etkisi dikkate alındığında stoklarını eritemeyen ve duran varlıklarını borçlanarak edinmiş özkaynakları zayıf firmalarda Enflasyon Düzeltmesi’nden kaynaklı ilave vergi yükü oluşmaktadır. Ayrıca zarar eden şirketlerinde zararları üzerinden yapılacak Enflasyon Düzeltmesi ile vergi matrahı oluşturmaktadır. Hal böyle iken Enflasyon Düzeltmesi’nin vergi gündeminden düşmesinin nedenleri nedir diye düşünenler olabilir.  Yeni vergi paketi ile getirilmesi planlanan “Asgari Kurumlar Vergisi” Enflasyon Düzeltmesi ve vergisel etkisini gündemden düşürmüştür. 

Ayrıca GİB tarafından hazırlanan 104 sayfalık yeni mevzuat düzenlemeleri sunumunda birçok unsurun gelir etkisi belirtilmişken, sunumun hiçbir bölümünde Enflasyon Düzeltmesi ve gelir etkisinden bahsedilmemiş olması makalemizin sorusuna aslında bir anlamda cevap veriyor. Sunuma göre GİB, küresel ve yerel asgari kurumlar/gelir vergisinden 188,6 Milyar ek gelir etkisi beklenmektedir. 

Nedir Asgari Kurumlar Vergisi?

Şirketlerin belirli bir dönemde elde ettikleri kazanç üzerinden ödemekle yükümlü oldukları minimum vergi miktarını ifade eder. Bu vergi türü, özellikle çok uluslu şirketlerin faaliyet gösterdikleri her ülkede adil bir vergi katkısında bulunmalarını sağlamak amacıyla tasarlanmıştır. OECD genelinde uygulanması planlanan oran %15’tir. Türkiye'de asgari kurumlar vergisi uygulaması, şirketlerin indirim ve istisnaları dikkate almadan önceki kazançlarının belli bir yüzdesi (%10 oranında getirilmesi planlanmaktadır) veya beyan edilen hasılatın belli bir yüzdesi olarak hesaplanabilir. Örneğin, bir şirketin ticari bilanço karı ve kanunen kabul edilmeyen giderler toplamı üzerinden belirlenen bir yüzde üzerinden asgari kurumlar vergisi matrahı hesaplanır ve bu matrah üzerinden belirlenen oranda vergi ödenir. Bu sistem, vergi adaletini güçlendirmek ve şirketlerin vergi kaçırmasını önlemek için önemli bir adım olarak görülse de, beyana dayalı sistematiğe uygun değildir. Ancak son gelişmeler ile birlikte ciddi anlamda Asgari Kurumlar Vergisi uygulamasının yasalaşmasına kesin gözüyle bakılmaktadır.

Bir tarafta Enflasyon Düzeltmesi’nin vergisel etkisi ve dahi uygulamadan kaynaklı ciddi iş yükü, bir tarafta yeni getirilecek ve 3 farklı kıyas hesaplaması yapılacak olan Asgari Kurumlar Vergisi, mükelleflerini ciddi anlamda maddi/manevi yoracaktır. Bu nedenle; Mali idare Asgari Kurumlar Vergisi’ni, Enflasyon Düzeltmesi ve uygulamasından kaynaklı zorlukları da göz önüne alarak bir çeşit ikna kabilinden Enflasyon Düzeltmesi uygulamasından kısmen veya tamamen vazgeçebileceğini düşünüyorum. Zira hem vergisel anlamda iki farklı yük hem uygulama anlamında yaşanacak zorlukları bertaraf etmek adına Enflasyon Düzeltmesi uygulamasından vazgeçilebilir.

Esasen Enflasyon Düzeltmesi’ne naçizane ciddi emek vermiş birisi olarak 2023 sonu Enflasyon Düzeltmesi’yle birlikte kapsamlı toplu bir düzeltmenin yapılmış olması nedeniyle 2024 ve takip eden dönemlerde Enflasyon Düzeltmesinin yapılmaması veya bunun yerine farklı alternatif düzenlemelerin (yeniden değerleme vb.) getirilmesi gerektiğini savunuyorum.

Tabii ki Asgari Kurumlar Vergisi ile Enflasyon Düzeltmesi’nin doğrudan bir alakası yok. Ancak ülkemiz vergi düzenlemeleri bu tarz alternatif uygulamalara çokça şahit olduğundan şuan ki konjonktür bunu gösteriyor. Tabi belli olmaz bakarsınız ikisi birden devam eder ancak bu durum hem mükellefleri hem uygulayıcıları ciddi anlamda zorlayacaktır, bakalım zamanla göreceğiz… 



Kaynak: Serdar Karakuş / Ekonomim.com