Süresinde Verilmeyen Boş Beyanname Vergiye Uyumlu Mükellef İndirimini Engeller Mi?
(25.09.2024)
Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde yer alan düzenleme kapsamında, vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı...

Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 121. maddesinde yer alan düzenleme kapsamında, vergiye uyumlu olarak tanımlanan bazı mükellefler, beyannameleri üzerinden hesaplanan verginin %5’ini ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilebiliyor.

Vergi indiriminden yararlanabilmek için, diğer koşullar yanında, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu yıl ile önceki son iki yıla ilişkin olarak verilmesi gereken bazı beyannamelerin kanuni süresi içerisinde verilmiş olması gerekiyor. Özel tüketim vergisi beyannamesi de bu beyannamelerden biri. Kanuni süresinde verilen bir beyannameye ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannameler indirimden yararlanmaya engel değil.

Özetlediğim koşulla ilgili ihtilaf yaratan bazı konular var. Süresinde verilmeyip sonradan pişmanlıkla beyanname verilmesi, sistemsel sorunlar nedeniyle beyannamenin bir gün geç verilmesi gibi konular bu çerçevede söylenebilir. Bu iki konuya bu köşede 17 Temmuz 2024 tarihinde yayınlanan makalede değinmiştim.

Bugün benzer bir konuya değineceğim. Boş beyannamenin süresinde verilmemesinin indirime engel olup olmayacağı. Konuyla ilgili üç güncel yargı kararını özetleyeceğim, sonra da kısaca kendi değerlendirmemi yaparım.

Dava konusu olaylar

Dava konusu olaylarda, özel tüketim vergisi beyannameleri süresinden sonra verilmiş. Ancak Bakanlar Kurulunun beyana konu ürüne ilişkin vergiyi sıfır olarak belirlemesi nedeniyle, verilmesi gereken beyannamelerde özet tüketim vergisi çıkmıyor.

Somut olaylardan ikisinde ilgili kurumlar, süresinde verilmeyen boş beyannamenin indirime engel olmaması gerektiği gerekçesiyle, yıllık kurumlar vergisi beyannamesiyle tahakkuk eden kurumlar vergisinin, indirime tekabül eden kısmının kaldırılması ihtirazi kaydıyla beyanname vermiş. Diğer kurum ise hesaplanan vergi indirim tutarının diğer vergi borçlarına mahsubu talebiyle yaptığı başvurunun reddi işleminin iptali istemiyle mahkemeye başvurmuş.

Vergi Mahkemesi kararları

Davaya bakan Vergi Mahkemeleri, yasal düzenlemenin amacının vergisel yükümlülüklerini düzenli olarak yerine getiren mükelleflerin ödüllendirilmesi ve teşvikine yönelik olduğu göz önüne alındığında, özel tüketim vergisi tutarı (0) TL olarak belirlendiği için tahakkuk ederek ödenmesi gereken herhangi bir özel tüketim vergisi bulunmayan ürüne ilişkin verilen beyannamenin, kanuni süresinden sonra verildiğinden bahisle vergi indiriminden yararlandırılmamasının Kanun'un getiriliş amacına ve hakkaniyete aykırılık oluşturacağı sonucuna varmış ve dava konusu işlemi iptal etmiş.

Bölge İdare Mahkemesi kararları

Üç somut olaydan ikisiyle ilgili istinaf başvurusunda Bölge İdare Mahkemeleri, beyannamenin kanuni süresi içinde vermediği ihtilafsız olan davacı şirketin vergi indiriminden faydalanma koşullarını taşımadığı, davacı tarafından beyannamenin pişmanlık talepli verildiği ileri sürülmüşse de, bu beyannamenin kanuni süresinden sonra ilk defa verildiği gerekçeleriyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık görmemiş ve istinaf başvurularını kabul ederek Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar vermiş.

Diğer olayda ise Bölge İdare Mahkemesi, Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varmış ve istinaf başvurusunun reddine karar vermiş.

Danıştay kararları

Yukarıda özetlediğim üç dava konusuyla ilgili Danıştay kararları şöyle:

Vergi Mahkemesi kararını onayan Bölge İdare Mahkemesi kararının temyizini inceleyen Danıştay Üçüncü Dairesi, vergilendirme alanında muafiyet, istisna ve indirim hükümlerinin yorum yoluyla genişletilmesi veya daraltılmasının verginin yasallığı ilkesine aykırı düşeceği, kanunda yer alan bir kuralın, nitelikleri ve kuruluşları ona benzeyen fakat kanunda düzenlenmemiş olan diğer bir olaya uygulanması olan "kıyas"ın, vergi hukukunda uygulanmasının yasaklanmış olması karşısında, (0) matrahlı da olsa özel tüketim vergisi beyannamesinin kanuni süresi içinde verilmemesinin indirimden yararlanmaya engel olduğu gerekçesiyle, Vergi Mahkemesince verilen kararlara yöneltilen istinaf isteminin reddine dair Bölge İdare Mahkemesi kararını bozmuş. (Danıştay Üçüncü Dairesinin 02.03.2023 tarih ve E:2020/2212 K:2023/557 sayılı kararı.)

Vergi Mahkemesi kararlarını kaldıran ve davanın reddeden  Bölge İdare Mahkemesi kararlarının temyizini inceleyen Danıştay Dokuzuncu Dairesi ise kanuni süresinden sonra verilse dahi verilen beyannameden kaynaklı herhangi bir özel tüketim vergisinin doğmadığı, kaldı ki vergi tahakkukuna sebebiyet verebilecek kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla verilen beyannamelerin dahi vergi indirimine ilişkin şartın ihlali sayılmayacağının da hükme bağlandığı, geç beyanname verilmesindeki amacın vergi kaybına sebebiyet vermek olmadığı, vergi doğmayan bir beyannamenin geç verilmesi dışındaki diğer bütün vergisel yükümlülüklerin süresinde yerine getirildiği, bu çerçevede vergi indiriminden faydalandırmamanın düzenlemedeki amaca ters düşeceği gerekçeleriyle dava konusu işlemde hukuka uygunluk görmemiş ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarını bozmuş. (Danıştay Dokuzuncu Dairesinin; 20.02.2024 tarih E:2023/3131 K:2024/690 sayılı ve 27.02.2024 tarih E:2023/8459 K:2023/857 sayılı kararları.)

Danıştay kararlarını topluca özetlersem, boş beyannamenin süresinde verilmemesi, Danıştay Dokuzuncu Daireye ait iki kararda vergiye uyumlu mükellef indirimi koşullarının ihlali olarak görülmüş, Üçüncü Daireye ait bir kararda ise ihlal nedeni olarak görülmemiş. Üç karar da Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasıyla sonuçlanmış. Dolayısıyla yargılama süreci devam ediyor. 

Kişisel değerlendirmem

Kararları okuyunca, her iki yöndeki karara da hak vermek mümkün gibi geliyor. Bir taraftan lafız son derece açık, beyanname süresinde verilmemişse, vergi çıkmasa da indirimden yararlanılamaz demek mümkün. Bir taraftan da boş beyannamenin süresinde verilip verilmediği, hiçbir esneklik payı da olmaksızın, vergiye uyum konusunda nasıl kriter olabilir demek mümkün. 

Sorun farklı görüşlerde veya farklı kararlarda değil. Vergi indirimi gibi esaslı bir konuda, düzenlemenin amacı açısından bir anlam ifade etmeyen, son derece şekilsel bir şartın aranmasında. Boş bir beyannamenin süresinde verilmemesinin, bunun da sadece bir defa gerçekleşmesinin, vergiye uyumda kriter olması kabul edilebilir değil. Bu nedenle konuyu değerlendirmek yerine, yasal düzenlemenin yeniden değerlendirilmesi gereğini öne çıkartmak bana daha önemli geliyor.

Son olarak, hep yazdığım bir konuyu da yeniden hatırlatmak isterim. Önemsiz gözüken bazı iş ve işlemler, telafisi olmayan riskler yaratabiliyor. Bu nedenle şekilsel de olsa vergi ödevlerini zamanında ve doğru bir şekilde yerine getirmeye çalışmak en doğrusu. Bir kere daha dikkat çekmek isterim.



Kaynak: Recep Bıyık / Ekonomim.com